Ortopedik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr Harzem Özger: “Kas ve iskelet sistemi sarkomlarında, yeni sistemler sayesinde uzuv kaybı önlenebilmekte ve daha çok hasta hayata tekrar tutunabilmektedir” dedi.

Kas ve İskelet Sistemi Tümörleri onkolojisinin farklı alanlarında çalışan uzmanlar, “Kas ve İskelet Sarkomlarında Yenilikler” Sempozyumu için bir ortaya geldiler. Sempozyumun Düzenleme Komitesi Başkanı Acıbadem Maslak Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği, Ortopedik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Harzem Özger, bir vakitler “kötü kader” diye kabul edilen ve tümör nedeniyle bacak, kol, omuz ile omurga üzere değerli uzuvların feda edilip, buna karşın hastaların fakat yüzde 3-5’inin hayatta kalabildiği  dönemlerin artık tarihe karıştığına dikkat çekti.  Ortopedik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Harzem Özger, son yıllarda protezler yahut hastaların kendilerinden alınan dokularla uzuv kayıplarının önlenebildiğine ve hastaların yine hayata döndürüldüğüne işaret ederek, “Kas ve iskelet sistemi sarkomlarına yönelik yeni bilgileri paylaşmak üzere patolojiden radyolojiye, onkolojiden cerrahiye farklı disiplinleri bir ortaya getiren değerli bir sempozyum düzenledik. Önleyici ve tedavi edici muvaffakiyetin öncelikle bilgi, tanıma ve güvenme şuuruyla toplumsal farkındalık oluşturarak erken teşhis ve gerçek adresle mümkün olduğuna inanıyoruz. Bu toplantıyla en şimdiki teşhis ve tedavi prosedürlerini, gelecekteki gaye ve hayallerimizi tartışarak meslektaşlarımızla paylaştık, elimizden geldiğince toplumsal farkındalığa ulaşabilmeye çalıştık” dedi.

Daha çok kurtarılan hayat, daha çok kurtarılan uzuv! 

Prof. Dr. Harzem Özger, kas ve iskelet sistemi sarkomlarının az bilinen, biraz karışık, farklı ve özellikli bir kanser tipi olduklarını, fakat hakikat vakit, gerçek adres ve hakikat uygulamayla tedavide çok başarılı ve fark yaratan sonuçlar alınmasının mümkün olduğunu söyledi. Kas ve iskelet sistemi sarkomlarının öteki kanserlere nazaran daha az ve 10-20 yaş kümesinde daha çok görüldüğünü belirtti. Bu tümörlerin, tüm hareket sisteminin (kol, bacak, omurga) her çeşit dokusundan (kemik, kas, damar, hudut, yağ vb.)  kaynaklanabilen,  bu nedenle de çok çeşitli ve birbirinden farklı davranan tümörler olduğunu anlatan Prof. Dr. Harzem Özger, kelamlarına şöyle devam etti: “Bu nedenle teşhis ve tedavileri konusunda bilgi ve tecrübe kısıtlı, buna sahip ve bahisle uğraşan şahısların sayısı azdır. Münasebetiyle bu çeşitlilik, farklı tıp kollarının bir ortada çalıştıkları ve deneyimin biriktiği kişi ile merkezleri gerektirir. Tanısız tedavi olmaz. Birinci düğmeyi yanlışsız iliklemek  belirleyicidir”

Multidisipliner Yaklaşım

Hastayı birinci gören tabibin sahip olması gereken bilgi ve tecrübesinin çok kıymetli olduğunu vurgulayan Ortopedik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Harzem Özger,  “Tanı ve tedavide, karar ve uygulamalarının birlikte tartışılıp belirlendiği, mevzularında tecrübe ve aktüel bilgiye sahip, ortak lisanı konuşabilen multidisipliner bir kurul, olmazsa olmazdır. Başarılı sonuç alınmasında en acil, bazen tartışmalı, meselelere açık durumları da rahatlıkla göğüsleyebilecek bilgi, tecrübe, teknoloji, kararlılık ve tutkuya sahip bir tedavi grubu belirleyicidir. Amacımız yanlışsız vakit, yanlışsız adres, teşhis, sistem ve tedaviyle ‘daha çok kurtarılan hayat, daha çok kurtarılan uzuv’dur” dedi.

Tedavide iki temel metot kullanılıyor 

Kas ve iskelet sistemi kanserlerinin tedavisinde en belirleyici sürecin, makus huylu tümörün bulunduğu  tüm dokuların geride hiçbir tümör dokusu bırakmadan  geniş ve pak sonlarla çıkarılması olduğunu aktaran Prof. Dr. Harzem Özger, lakin bu süreç sona erdiğinde o bölgede  hayatiyet, yapı ve fonksiyon olarak büyük bir boşluk ile eksiklik kaldığını söyledi. Prof. Dr. Harzem Özger, oluşan bu boşluğun yerini doldurmak gayesiyle tıp dünyasında son yıllarda Nonbiyolojik (Modüler Tümör Protezleri) ve Biyolojik (Tercihen hastanın kendi dokularını kullanarak vakit içinde kendi dokusuna dönüşecek teknikler; Hot-Dog) olmak üzere iki temel formül kullanıldığını söyledi.

Hot – Dog yoluyla hastaların uzuv kaybı önlenebiliyor! 

Prof. Dr. Harzem Özger, günümüzde insan bedenini kalça, diz, dirsek, omuz üzere kemik ve eklemlerinin biçim ile fonksiyonlarını motamot taklit eden, özel dizayn edilmiş protezlerle (Modüler Tümör Protezleri) onarmanın (Nonbiyolojik tamir) mümkün olduğunu belirtti. Hastaların hayat ve uzuvlarını kurtaran bu kıymetli gelişmeyi “Adeta biyonik insan yapabiliyoruz” olarak söz eden Prof. Dr. Harzem Özger, “Biyolojik Tamir“ denilen tekniği  ise şöyle anlattı : “Kemik ve iskelet sistemi tümörlerinin tedavisinde mümkün olabilen durumlarda hastanın kendi dokusunun kullanıldığı  ‘Hot-Dog’ metodunu (biyolojik rekonstrüksiyon) tercih etmekteyiz. Son derece başarılı sonuçlar aldığımız bu teknikte tümör çıkarıldıktan sonra geride kalan boşluk, hastanın tümörden temizlenen kendi kemiği ve kendisinden elde edilen öbür bir canlı kemikle doldurulmaktadır. Maksat, bu dokuların vakitle kendi dokusuna dönüşmesini sağlamaktır. Mikrocerrahi gerektirebilen ve uygulaması hayli sıkıntı bir prosedür olsa da insanın kendi dokusunun kullanılması sayesinde protezlerde vakitle yaşanabilen aşınma ve kırılma üzere sıkıntılar oluşmadığı için yenilemeye gereksinim da duyulmamaktadır.” Bu formülün protez rekonstrüksiyon metoduna göre birçok avantajı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Harzem Özger, Hot – Dog sisteminde, istisnai durumlar dışında hastaların kanserden kurtulurken, uzuvlarını da kendi dokuları ile eskisi üzere kullanabildiklerini tabir etti.

Tümörlü kemiğin temizlenmesinde sıvı azot sistemi

Hot – Dog yoluyla gerçekleştirilen biyolojik rekonstrüksiyon tekniğinde tümörlü bölge olması gereken pak sonlarla çıkarılıyor. Akabinde tümörlü kemik 20 dakika boyunca -180 santigrat derecedeki sıvı azot içerisinde, 15 dakika oda havasında ve 10 dakika serum fizyolojik içinde bekletilerek donma ve çözülme sağlanıyor. Bu süreçte tümörlü hücrelerle birlikte sağlıklı kemik dokusunun da öldüğünü aktaran Prof. Dr. Harzem Özger, “Bu vakitle canlanabilecek, mekanik olarak güçlü, kullanıma hazır, eksik bölgeye büsbütün uyan ve bedenin kendi kesimi olan bir kemik. Lakin bu meyyit kemiğin kendi kendine canlanması ve yük taşıyabilir hale gelmesi çok uzun vakit almaktadır. Bu kemiğin canlanması hedefiyle evvel içine bir kanal açılmaktadır. Akabinde hastanın kendi bacağından damarlarıyla birlikte alınan canlı fibula kemiği (incik kemiği) bu kanalın içine mikrocerrahi formüllerle nakledilmektedir” dedi. Bu tablonun sosisli sandviçe benzetildiği için “Hot – Dog” olarak isimlendirildiğine değinen Prof. Dr. Harzem Özger, “Fibula kemiğinin damarları en yakındaki bacak damarlarına bağlanarak kan deveranı sağlanmaktadır. Bu sayede meyyit fakat güçlü kemikle mekanik dayanak ve muhafaza oluşurken, içerideki canlı kemik dokusuyla bölgenin olağan kemiğe dönüşümünü süratle sağlayacak canlılık getirilmiş olmaktadır” diye konuştu.

Teknolojinin, yapay zekanın, sanal gerçekliğin katkısı büyüyor

Toplantının bir hedefi da bilhassa güç ve riskli bölgelerde emniyetli sonlarla tümörün çıkarılmasında değerli bir yenilik olan “Navigasyon”’ tekniğini ayrıntılarıyla konuşmak olduğunu söyleyen Prof. Dr. Harzem Özger, kelamlarına şöyle devam etti: “Navigasyon, 2010’lu yıllarda başlayan lakin son yıllardaki baş döndüren teknolojik yeniliklerle farklı bir ivme ve farklılık kazanan bir prosedür. Teknolojinin, yapay zekanın, sanal gerçeklik kavramının en süratli ve manalı katkıları sıhhatin teşhis ve tedavisinde oluyor. 3D navigasyondan, görüntüleme metotlarının birleştirilip bunun hassas teşebbüslerde kullanılabilirliği, yapay zekadan karma gerçeklik teknolojisine uzanan teknolojik yenilikler yaşadık. Yaklaşık 10 yıl evvel MR ve BT imajlarını kombine edip 3D yazıcılardan aldığımız çıktılar üzerinde ameliyat planlaması yapabilmek navigasyon sayılırdı. Günümüzde karma gerçeklik teknolojisinin yardımıyla, 3D imgelerin hologramlarını planlamak, ameliyat sırasında online temas ile meslektaşlarımızdan yardım almak ve onları da ameliyata dahil etmek mümkün hale geldi.”

İntraoperatif navigasyon tümörün büsbütün temizlenmesini sağlıyor

Sempozyuma katılan Tata Memorial Center’da Ortopedik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Ashish Gulia, intraopertif navigasyon hakkında şu bilgileri verdi: “Kemik ya da yumuşak doku tümörünü büsbütün çıkarabilmemiz ve hastalara daha uygun bir rekonstrüksiyon sağlayabilmemiz için daha düzgün ve kusursuz ameliyatlar yapmamıza yardımcı olan bir usul bu. Bunu Google maps üzere düşünün. Size yol göstermesinin yanı sıra cerrahi takıma yol gösteren bir metot. Şayet tümörü büsbütün çıkarmaz ve tümörün bir kısmını geride bırakırsanız, tümör bir müddet sonra nüksedip bedene yayılır ve sonuçta hastayı kaybedersiniz. Bu yüzden bu lezyonları çok dikkatlice ve külliyen çıkarmamız son derece kıymet arz etmektedir. Ameliyathanede, hastanın bedenini ve kemik kesimlerini okuyabilen ve aletlerinizi yönlendirmenize yardımcı olabilecek bir bilgisayarınız varsa, o vakit tümörü çıkarmak çok daha kolay ve daha kusursuz hale gelir. Tümörü büsbütün çıkarmanın yanında, düzgün bir rekonstrüksiyon yapmanıza da yardımcı olur. Ameliyatı planladığınız bu modeli oluşturmak için bilgisayara aktardığınız BT tarama imajları ve MR manzaraları, hastaya özel aletler ve hastaya özel implantlar yapmanıza yardımcı olabilir ve sonuçta daha âlâ rekonstrüksiyon gerçekleştirmeniz mümkün olur. Münasebetiyle günümüz çağında intraoperatif navigasyona sahip olmanın  özellikle riskli olaylarda  fark yaratan bir sistem olduğunu düşünüyorum” (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Ankara Gündem Haber

Biyografinin Tamamını Gör